Spritüel Ego
- Gülcan Burçin
- 25 Eki
- 2 dakikada okunur

Son yıllarda dünyanın bilinç seviyesinin yükselmesiyle birlikte ezoterik öğretilere, enerji çalışmalarına, astroloji ve numerolojiye olan ilgi hızla arttı. Bu ilgi, pek çok kişinin eğitimler almasına, seminerlere katılmasına ve kendi içsel yolculuğuna çıkmasına vesile oldu. Bu süreç elbette kıymetli ve gerekli. Ancak gözlemlediğim önemli bir tehlike de var: spiritüel ego.
Kimi zaman bireyler, elde ettikleri içgörü ve farkındalıkların kendilerini diğerlerinden üstün kıldığı yanılgısına kapılabiliyor. Oysa tüm öğretilerin özünde; egoyu fark etmek, kibirden uzaklaşmak ve herkesin eşit olduğunu idrak etmek yatmıyor mu?
Yirmi yılı aşkın araştırma ve öğrenme yolculuğumda, farklı eğitmenler ve ustalarla tanışma fırsatım oldu. Kimisi “Üçüncü seviyeye geldim, artık aydınlandım” diyerek dereceler biçti kendine. Kimisi ise tüm derin bilgisine rağmen tevazusundan “Bu yolda bir adım atabildiysem ne mutlu” diyerek aydınlanma kelimesini bile kullanmadı. Aradaki fark çok netti: Özümseyen ile gösteriş yapanın farkı. Gerçek ustalar, öğrendikçe hiçbir şey bilmediğini idrak edenlerdi.
“Gerçek bilgelik, bildiğinin ötesinde bilmediklerini fark etmektir.”
Eğer bu yolda ilerliyorsanız, en çok dikkat etmeniz gereken şey egonuzdur. Ego, sürekli fısıldar:
Sen daha iyisin.
Senin yaptığını kimse yapamaz.
Sen en bilgesin, en şifacısın.
Eğer bu tuzağa düşerseniz öğrendiklerinizin heyecanı solar, ilhamınız kaybolur, yeni bilgilerin kapıları kapanır. Çünkü evren, kibirle yükselenin dersini alır. Öğretiyi hak edenler ise liyakatle, sabırla, tevazuyla yol alır.
“Öğrenci hazır olduğunda öğretmen görünür.”
Aslında her yeni öğrenim, bir öncekinin ne kadar sınırlı olduğunu gösterir. İşte bu yüzden yolculuğun sonu yoktur. Hak ediş, katman katman açılır. Spirituel yol, egoyu büyütmek için değil, onun illüzyonunu görüp sevgiyle dönüştürebilmek içindir.
Bu yüzden, övgüye sevinmeyin, yergiden incinmeyin. Çünkü her ikisi de aynı yanılsamanın farklı yüzleridir. “Ben, ben, ben” demek yerine, varlığın ilahi bütünün sadece bir parçası olduğunuzu hatırlayın. Yolculuğunuzun özünün, önce kendi kalbinizde ışığı uyandırmak ve sonra bu ışığı başkalarının yolunu aydınlatmak için paylaşmak olduğunu bilin. Gerçek aydınlanma, ne mertebelerle ölçülür ne de unvanlarla tanımlanır; o, kalbinizdeki tevazu ile herkeste aynı ilahi kıvılcımı görebilmektir.
Ve unutmayın: Aydınlanma bir varış değil, sonsuzluğun kendisinde süren bir yolculuktur. Her adım, biraz daha derinleşmek, biraz daha hafiflemek, biraz daha “bir” olmak içindir.
©mümkün dergiYasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.






Yorumlar